(ANKARA) – CHP Genel Başkanı Özgür Özel, “Artık şimdi seçim geçti. Bundan sonra dediğimiz gibi normal seçimin vakti 2028. Milletimiz isterse bir erken seçim olur. Ama şu anda bir seçim vaktinde değiliz. Benim şu anda söylediğim bu sözle yarın seçim kazanacak durumum yok…CHP’yi iktidar yapamazsam o gece buraya çıkıp istifa edeceğim, siyaseti o gün bırakacağım” dedi.
Özgür Özel, Halk TV’de “Yeni Bir Sabah Programı”nda gazeteci İsmail Küçükkaya’nın sorularını yanıtladı. Özel, şunları söyledi:
“Biz emeklilerle ilgili aslında ilk adımı tam sizin durduğunuz yerde, bu salonda atmıştık. 9 Ocak tarihiydi, yanılmıyorsam. Emeklilere yüzde 33 zam verilmişti. Büyük bir şok yaşanıyordu. Enflasyon TÜİK’e göre, bile yüzde 68. Yıl boyunca 85, 84’lerden gelmiş. Fiyatlar katlana katlana gelmiş. Emekliye zam verilecek, yüzde 33 verdiler. 7 bin 500 lirayı 10 bin lira yaptılar. Bu büyük bir şok etkisi yarattı. Biz de 9 Ocak günü burada, bu salonda, Ankara’daki bütün emekli derneklerini aramıştık. Gelebilenle, yani bir gün öncesinde aradık ve dedik ki üyelerinizden kim gelebilirse, emeklilerle bir toplantı yapalım. O gün buradaki toplantıda emeklilere dedim ki, size söz veriyorum. Sizi dilimden düşürmeyeceğim. Nereye gidersem, hangi mecraya çıkarsam konuşacağız. Sağ olun sizler de imkan tanıdınız. O günden itibaren her yerde emeklinin sorununu konuştuk.
Türkiye’de 105 miting yaptım. 105’inde ana gündem maddesi emeklilerin yaşadığı büyük sıkıntıydı. Bizim mitinglerin ilk başında toplumda ne kadar emekli varsa, o kadar emekli vardı. Yüzde 15’i, 20’si, 25’i. Ama her geçen gün arttı. Sonlara doğru, elleri kaldırsın emekliler diyordum, mitingler emekli mitingine döndü. Bir siyasi parti mitinginden farklılaştı mitingler. Sonra da seçim günü herkes emeklilerin seçim sonucuna önemli bir etki yaptığını söylediler. Ben de seçim akşamı, o akşam yine sizin bulunduğunuz yerdeki kürsüden bu sefer basın mensuplarına, saat akşam 21.00. CHP seçim sonuçlarına ne diyecek diye en çok merak edilen saatte, ben şunu söyledim. Seçimi hor görülenlerin, ihmal edilenlerin kazandığını, emeklilerin kazandığını söyledim ve önemli bir mesaj verdiler dedim. O günden sonra da yine mücadeleye devam ediyoruz.
“Sayın Bahçeli de hak verdi”
Özel, emeklilerin sorunlarıyla ilgili MHP Genel Başkan Devlet ile konuştuğunu belirterek, şöyle devam etti:
“Konuştum ve dedim ki Sayın Genel Başkanım bu konu sizin de hassasiyet gösterdiğiniz bir konu. O da hak verdi. Ben dedim ki bu konuda herkesle görüşelim. Herkes herkesle görüşsün, Meclis’te bu sorunu çözelim. Emeklilere hakikaten bir şey yapmak lazım. Artık şimdi seçim geçti. Bundan sonra dediğimiz gibi normal seçimin vakti 2028. Milletimiz isterse bir erken seçim olursa olur. Ama şu anda bir seçim vaktinde değiliz. Benim şu anda söylediğim bu sözle yarın seçim kazanacak durumum yok. Gerçekten bunu siyaseten değil, vicdanen ve ahlaken konuşmak lazım. Türkiye’de herkesin meseleye böyle bakması lazım. Kaldı ki bir de şöyle bakın. Bazıları şey sanıyor, biz bunu söylüyoruz da oy almak için söylüyoruz. Aksine şöyle düşünün. Emekli 10 bin liraya mahkum bırakıldığında o emeklinin veya asgari ücretlinin İstanbul gibi bir şehirde 17 bin lira ile geçinmeye çalıştığında, oradaki emeklinin, emekçinin bu hükümete tepkisi artar. Bugün zam yapılsa iktidar rahatlar. Ben söyleyeyim yani. Bugün 10 bin lirayı 17 bin lira yapın emekli için, bu işten en çok faydayı yine iktidar partisi görür. Ama işin bir vicdani tarafı var. Bunu ilk kez söyleyeceğim. Emekli mitingi. Ben mitingde sahnedeydim. O mitingde en heyecanlı konuştuğumuz kısımlar ama uzun bir kısmı kürsüden uzun uzun konuştum. Sıklıkla konuşmam alkışla kesildi. Ben de yukarıdan o meydana bakma imkanı gördüm. Girişleri, çıkışları gördüm. Beş emekli derneği konuşurken etrafı gördüm. Evet, yaşlıydılar ama çok yoksuldular. Yani o kadar üzüldüm ki. Minibüse bindik. Keyfim kaçtı. Yanımdaki arkadaşlara dedim, şu etrafınızdakini görüyor musunuz? Sadece yaşlı değil gelenler, sadece emekli değil. Yoksullar.
“Bugünkü hükümet parayı zengin müteahhitlere verdi”
İlk seçim vaadimiz olarak da açıkladım. Burada tekrar edeyim. Emekli maaşı asgari ücretin altında olmaza diye bir madde koyacağız. Yasal düzenlemeyi şöyle yapacağız. Türkiye’de nasıl çalışanlar için asgari ücret düzenlemesi varsa, hiç devlet dahil. Özel ya da devlet dahil. Hiçbir emekli sandığı ödeyeceği ücretlerde asgari ücretin altında kalamaz diyeceğiz. Bitti. En düşük emekli maaşı bir daha hesaplanmayacak. 17 bin 2 lira mı bugün asgari ücret. Bunun altına düşemeyecek. Devlet de o ödemeyi yapacak. Manav işletiyor adam köşede. Yanında bir tane eleman çalıştırıyor. 15 bin lira verse, devlet tepesine binip canını okuyor onun. Neden 17 bin lira vermedin? Sebep 15 bin ile geçinilir mi kardeşim diyor, bunun bir alt sınırı var diyor. Devlet kendi emeklisine bunu yapmıyor. Bu bir zorluk ama tabi bu sefer hemen şey tartışması başlıyor. 17 bin lira yapamam için Erdoğan dedi ki, 680 milyar lira para lazım. Burada bir standart cevabı söyleyeyim. O para var. Geçen sene Erdoğan’ın affettiği toplam vergi, kamu müteahhitlerinden, otoyol inşaatı yapan, çok büyüklerden, öyle esnafın filan değil. Kesinleşmiş, ödenmek üzere tahakkuku çıkmış verginin 666 milyarını affettiler. Neden? Teşvik adı altında. Bir kere o para var. Bu bir tercih. Bugünkü hükümet o parayı zengin müteahhitlere verdi. Krizi aşsınlar diye. Ben olsam emekliye verirdim. Bu muhalefet diliyle söylenebilecek bir şey. Bugünkü para burada var. Buraya ver. Ama esas soru şu. Türkiye neden, şu anda seçime giderken Erdoğan istemez miydi, emekliye zam yapsın. Çünkü geçen seçim ekonomisiyle ülke büyük bir krizde. Para yok. Yapamadı. Şimdi o yapmanın formülünü söylüyorum. CHP iktidarında ne olacak? CHP iktidarında baştan aşağıya bir adaletli vergi sistemi olacak. Vergide reform olacak, devrim olacak.”
“Ben Gezi Parkı’nda günler geçirdim”
Özel, Gezi Davası hakkında da şunları söyledi:
“Gezi Davası bir çevre duyarlılığı önce. Sonra sert müdahaleye karşı oradaki birliktelik bir bakılıyor yaşam biçimine müdahaleye direnmeye başlıyor insanlar. Diyorlar ki; siz gelip çadır yakamazsınız, burada oturanlara saldıramazsınız. İnsanların bir parkta oturma ve parklarını korkuma hakkı vardır diyorlar. Bu kadar basit. ve bu bir anda toplumsallaştı. Ben de kendimi içinde hissettim. Beni dün alkışlayan salondaki herkes kendini içinde hissetti. Türkiye’de yanılmıyorsam 800 ilde 15 milyondan fazla kişi sokaklara çıktılar ve barışçıl protestolar yaptılar. Gezi deyince akla o son gece 31 Mayıs akşamı polisin müdahalesiyle ortaya çıkan görüntüler akla geliyor. Çok barışçıl bir sürecin son noktasıdır o. Ben Sayın Erdoğan’a iletilmek üzere verdiğimiz dosyada vardı, kendim de bahsettim. Sayın Erdoğan yurt dışında, geziciler bir heyet halinde Sayın Arınç ile görüşüyorlar. Çıkıp açıklama yapıyorlar. Açıklamalarında Cumhurbaşkanı Türkiye dönmesin dememişler, bakanlar istifa etsin dememişler, hükümet düşsün yönetim bize geçsin dememişler. O zaman darbeci olursunuz. Bakın talepleri şu; Gezi Parkı park olarak kalmalıdır, ağaçlar kesilmemelidir, topçu kışlası yapılmamalıdır, AKM yıkılmamalı yerine AVM yapılmamalıdır yapılacaksa AKM yapılsın. Bakın bugün orada AKM var. Bu gezicilerin isteğidir. Gezi Parkı direnişi olmasaydı parkın yerine betondan topçu kışlası, AKM’nin yerine de AVM yapacaklardı. Aslında Geziciler başardılar… Ben Gezi Parkı’nda günler geçirdim. Biz Gezi’de akşamları Gezi Parkı’na giderdik. Gündüz İstanbul Emniyeti’nde göz altına alınanları bulurduk. 11 yıl önce Veli Ağbaba ve ben rakam yanlış olmasın o zamanlar 570-600 gibi Gezi Parkı’ndan gözaltına alınan öğrenciyle birlikte birebir görüşüp anneleriyle görüştük. Üç gece sabaha kadar durduk.
Çok çarpıcı bir şey söyleyeyim Osman Kavala ile ilgili diyorlar ki; işte Gezi’de hakikaten de çok yanlış bir takım görüntüler de vardı. Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın rahmetli annesiyle ilgili olumsuz bir yazı. Ben Osman Kavala’nın bizzat o yazıyı sildirdiğini biliyorum. Ahmet Hakan yazdı bunu yıllar önce. Osman Kavala cezaevine gidenler sorduğunda anlatıyor bunları. Böyle de hassasiyetleri olan insanların çok alakasız bir eyrden suçlanması söz konusu. Ben sonra Gezi’nin bütün davalarını da izledim. Gözümün önünde iki kere beraat ettiler.
“Hukuka, Anayasa’ya, uluslararası anlaşmalara uyulmasını bekliyorum”
Hukuka uyulmasını, Anayasa’ya uyulmasını, uluslararası anlaşmalara uyulmasını bekliyorum. Osman Kavala için Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararı var. Anayasa Mahkemesi kararı var. Can Atalay için Anayasa Mahkemesi’nin çok net kararı var. Önceki kararlarla uyumlu net kararına alt düzel mahkeme uymadı. Anayasa der ki; Anayasa Mahkemesi kararları gerçek ve tüzel kişiler için bağlayıcıdır. Anayasa Mahkemesi kararları yasama, yürütme, yargı organları için bağlayıcıdır. Yayınlanmasıyla birlikte gerekçeli kararın herkes buna uyar der. Uymuyorlar. ve benim beklentim şudur Gezi’yle ilgili; geçtiğimiz günlerde hani bir Kavala’nın başvurusu reddedildi ama o başka bir düzlem tabii ki. Şu anda Adalet Bakanlığı Gezi dosyasını kanun yararına bozma talebini incelemek üzere Adalet Bakanlığı’nda bulunuyor. Gerçekten şu gözle bakılırsa; o gün iddiaları ortaya atanların FETÖ’cü çıktığı ve onun bir kumpas olduğu bu kişiler hakkında somut delillerin olmadığı ve zaten yapılanların da ben sırf Tayfun Kahraman’ın şu beyanını okusam Tayfun Kahramanı değil 18 yıl içeride tutmak derim ki; Gezi’de daha fazla kişinin canı yanmaması için insiyatif almış barış ödülü veririm ben bu adama. O yüzden tek beklentim şudur; kanuna ve hukuka uyulursa nasıl ki bazen çok vicdanları kanatan şeyler oldu. Kanun yararına bozmada Hizbullah terör örgütünün domuz bağı yapan adamları kanun yararına bozmayla affedildiler, çıkarıldılar yargılamadı ki birtakım usulü eksikliklerden. Bu kadar büyük hukuksuzluk için hiç beklememek lazım.”
” Murat Bakan, Yerlikaya ile bugün, yarın görüşecek”
Özel, CHP’nin ilgili bakanlıklardan sorumlu genel başkan yardımcılarının bakanlarla görüşmesine ilişkin olarak da şunları söyledi:
“Şimdi İçişleri Bakanı ile içişlerinden sorumlu arkadaşımız Murat Bakan görüşecekler. Bugün, yarın görüşecekler. Normalleşme diye söylenen mevzu şu, normali bu zaten. Benim anlatmak istediğim mevzu şu. Kimi yumuşama diyor. Bana diyorlar ki aman normalleşeyim derken AKP ile anlaşma. Olacak şey mi? Benim AKP ile anlaşma, anlaşmama filan değil. Normalleşmeden kastım, burası bir demokrasi ise, burada genel başkanlar birbiri ile görüşür. Benim normalleşme ile ilgili meseleden aldığı en somut çıktı şu. Konuştuk. Dedim ki Sayın Cumhurbaşkanı ben burada, Türkiye’de ana muhalefet partisiyim. Size muhalefetim. Ama yurtdışına çıktığımda Türkiye’nin partisiyim. Ben oraya gittiğimde bu ülkeye katkı sağlayacak işler yapmam lazım. 119 lidere yazdığım Filistin mektubunu gösterdim. Almanya’da yaptığım Almanca konuşmayı ve tercümesini kendilerine ilettim. Sosyalist Enternasyonal’de yaptığımı, Avrupa Sosyalist Partisinde yaptığım konuşmaların hepsini gösterdim. Dünyada 24 lider cumhurbaşkanı ve başbakan sıfatıyla bizim siyasi akrabamız. Ülkelerinde iktidar. Alman Başbakanı Olaf Scholz, İspanya Başbakanı Pedro Sánchez. Bunlar ne kadar önemli isimler. Filistin’i bütün tanıyan ülkelere mektup yazıyorum. Öncesinde de yazmıştım, tanıyınca da yazıyorum. Pedro Sanchez ile 15 gün sonra Bükreş’te bir araya geleceğiz. Romanya’nın Bükreş kentinde. Orada görüşeceğiz.”
“Erdoğan ile görüşme aynı formatta olur”
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın iadeiziyaretine ilişkin bur soru üzerine de Özeyl, şöyle konuştu:
“Görüşme birebir yani Sayın Cumhurbaşkanı ve ben. Ama heyetlerde yine ben Sayın Namık Tan eşlik eder diye düşünüyorum. Birer büyükelçi veya uygun gördüğü bir yardımcısı not tutmak üzere bulunuyor ama esas görüşme bizim aramızda geçiyor tabii ki. Doğrusu da bu. Öyle büyük heyetlerle görüşme planlamıyoruz. Aynı formatta olur.”
“Skandaldır bu, normalde Uruloğlu’nun istifa etmesi lazım”
Özel, Ulaştırma Bakanı Abdulkadir Uraloğlu’nun Almanya’ya Rönesans Holding’e ait özel jet ile gitmesiyle ilgili; “Skandaldır bu. Normalde istifa etmesi lazım. Herhangi bir ülkede ortalama bir demokraside bu ortaya çıktığı gün bakan istifa eder gider. Açıklaması da skandal. Diyor ki; ‘ben bu uçağa şundan bindim, ihalenin sözleşmesinde var bu’ diyor. Şimdi ihalenin sözleşmesine koymuşlar ki; eğer ki böyle bir gezi gerekirse ulaşımını özel uçakla bu şirket karşılayacak, tahsis edecek. Bunu nereye yazmışlar? Sözleşmeye. Bu sözleşmeye göre şirket ne yapıyor size teklif veriyor. Teklifin içinde bu maliyet var mı? Var. Sen o uçağa kullandığında adam daha baştan devletten almış. Skandal bu. ve özel şirketin sözleşmesine bunu koymak demek bunun bir hata değil bile isteye, planlanan ve sürecin bir parçası olarak gördüklerini gösteriyor” diye konuştu.
“Özel uçağı verin filenin sultanlarına rahat rahat gitsinler”
Özgür Özel, “Devlet tasarruf ediyor mu?” sorusuna da şu yanıtı verdi:
“Tasarruf etmiyorlar. Tasarruf edecek olsalar tasarruf genelgesinde bu tip şeyleri tıkır tıkır yasaklamaları lazım. Bunları yapmıyorlar. Akıl da etmiyorlar. Aksine millete kemer sıktırırken kendileri israf yapıyorlar. Filenin sultanları. Yine kazandı. Tebrik ediyoruz. Filenin sultanları ABD’ye uçtular. 14 saatlik bir uçuş. Ekonomi sınıfı uçtular. Oranın zorluğunu da şöyle söyleyelim. Hani, gerçi bütün toplum hak verdi ama bilmeyenler için. Ekonomi sınıfı çok dar. Kızlarımız maşallah iki metre üstü boy. Hepsi öyle yapıları gereği. Üstün bir fiziğe sahipler. Daracık koltuklarda oturmak zorundalar. Ben milletvekili olarak ekonomi sınıfından bilet alıyorum, Türk Havayolları bana diyor ki, olur mi efendim gelin, önde büyük koltukta oturun diyor. Bunu filenin sultanlarına yapmadılar. O kızlar oraya maç yapmaya gidiyorlar. Bu bayrağı dalgalandırmaya gidiyorlar. 14 saat boyunca ayakları iki büklüm, zorda. Onlara özel uçak tutulsa bir kişi bir şey demez bu ülkede. Bakın. Özel uçağı verin filenin sultanlarına rahat rahat gitsinler. Uyuyarak gitsinler. Ayaklarını uzatarak gitsinler. Bir kişi demez. Neden? Galibiyette payı olur o işin. O kızlara ve evlatlarımıza minnet duyuyoruz.”
“Bu pazar Rize’de Çay mitingi yapıyoruz”
Tematik mitinglere devam edeceklerini belirten Özel, şöyle konuştu:
“Bu pazar Rize’de Çay mitingi yapıyoruz. Ben daha önce Rize Pazar ilçesinde konuşmuştum orada da şunu söylemiştim; birincisi çayın maliyeti 19 lira bu sene. 25 liradan aşağısı kurtarmaz. Herkes bunu konuşuyor. Çay üreticisi bunun siyaseti yok AK Partilisi de CHPlisi de aynı şeyi söylüyor. Kaç para fiyat verdiler? 17 artı 2 19 lira. Çay üreticisine maliyetini veriyorlar. Olmaz. Kim nasıl geçinecek bu insanlar. Birinci talebimiz taban fiyatın arttırılması. İkinci talebimiz ÇAYKUR’daki taşeron işçilere kadro verilmesi ve ÇAYKUR’daki işçilerin emeğinin sömürülmemesi ve işçilerin iş güvencesinin sağlanması. Üçüncü talebimiz de çay üretimiyle ilgili kalıcı yapısal çözümler üretilmesi. Kemal Bey’in ‘bütün kaçak çayları Rize Meydanı’nda yakacağım’ dediği laf çok doğru bir laf, çok doğru bir yaklaşım.
“Emek ve emekçi mitingi düzenleyeceğiz”
Emek ve emekçi mitingi düzenleyeceğiz. Emeğin büyük sorunları var. Emeğin bir kere onların da vergide adalet sorunu var yani aylar içinde maaşlar vergiye gidiyor düşüyor. İkincisi sendikal hakların sınırlanması, sendikal olan işçilerin işten çıkarılmasına karşı etkin mahkeme kararları alınamıyor, alınanlar uygulanmıyor zamana yayılıyor. Yani örgütlenmeye dair sorunlar var. Asgari ücretin çok büyük bir sorunu var. Geçen sene bu zamanlarda asgari ücrete dört kez zam yapılmasını konuşuyorduk. Yılda iki yapacağız dediler şimdi temmuz geliyor yapmamaya niyetliler. Asgari ücrete zam yapılmaması kabul edilebilecek bir şey değil. Eğer asgari ücrete zam yapmamaya kalkarlarsa temmuz ayının başında yada temmuz ayı gelmeden, bayramdan hemen sonra yaparız. Henüz yeri belli değil ama bir emek kentinde yapmak isterim yani ilk akla gelenler Kocaeli, Bursa, Gaziantep, Denizli, Manisa gibi.
“CHP’yi iktidar yapamazsam o gece buraya çıkıp istifa edeceğim, siyaseti o gün bırakacağım”
Seçimin ertesi günü aday konuşmak; bu potansiyel adayları küstürecek mevcut adayları başka bir psikolojiye sokacak ve milleti boşu boşuna meşgul edecek bir şey. Benim canıma tak etti, geçtiğimiz seçimdeki bu hatayı yeniden yaptırmak isteyen bir tuhaf kafa var. Hep aday tartışması açılıyor. Arkadaşlara dedim. Soru gelsin gelmesin ne beni övmek için olsun olmasın benim Cumhurbaşkanı adayı olmak gibi bir hedefim bir niyetim yok. Benim bir niyetim var, bulunduğunuz yerden bu seçim akşamı olduğu gibi, Atatürk’ün partisi Cumhuriyet’in ikinci yüzyılının ilk genel seçiminde birinci partidir dediysem ben en büyük hedefime ulaşmıştım demektir. Ben kendi adıma hiçbir şey istemem. Ben CHP’nin bu seçimlerde iktidar yapayım bir CHP’li Cumhurbaşkanı yapalım bu ülkeyi Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün vasiyet ettiği rotaya sokalım… CHP’yi iktidar yapamazsam o gece buraya çıkıp istifa edeceğim, siyaseti o gün bırakacağım.”